KARANTİNA - BEYZA ALKOÇ [YORUM&PLAYLIST]

30 Kas 2016


Eser Adı: Karantina
Yazar: Beyza Alkoç
Yayınevi: İndigo Kitap
Tür: Gençlik, Gizem, Aşk
Puanım: 4/5

Yıldızları görebilmek için duvarları arasında yaşadığımız evimizden vazgeçtik.

"Sadece bedenlerimizi değil, ruhlarımızı da karantinaya aldılar. Ne bu karantinadan çıkabiliyoruz, ne de birbirimizden ayrılabiliyoruz. Bundan sonraki tek savaşımız bu karantinadan kurtulmak. Kurtulduğumuzda da birlikte olacağız, ama özgür…Savaş bitti, ve biz sağ kaldık.Savaş bitti, ve biz hâlâ ayaktayız."

Zeynep, yeni okuluna başladığı ilk gün kendini bir felaketin ortasında bulmuştu. Salgın bir hastalık nedeniyle okulu karantinaya alınmış, akşamında ise kendini okulun karanlık koridorlarında bir kız öğrencinin cesedinin başında bulmuştu. Üstelik yalnız değildi, onlar da yanındaydı; mahşerin diğer üç atlısı. 

Bu, yalnızca bedenleri değil ruhları da karantinaya alınmış dört kişinin hikâyesi. Bu, onların özgürlüklerine ulaşmak için yaşadıkları esaretin hikâyesi. Bu, birbirlerinin her şeyi haline gelen, gökyüzündeki son yıldız yanıp kül oluncaya kadar birlikte olacaklarına söz veren dört arkadaşın hikâyesi. Bu, mahşerin dört atlısının hikâyesi. Şimdi, bizimle misiniz?




İndigo Kitap'tan çıkan Beyza Alkoç'un gençlik romanı KARANTİNA turumuzda bugün playlist ve yorumum ile sıra bende. :)

Uzun zamandır yorum girmediğimden açtığım arayı böyle güzel bir kitabın yorumu ile kapatmak ayrı bir keyif oluyor benim için. Karantina; gizemli, şaşırtıcı, farklı kurgusu ile bir gençlik romanı. Okurken sizi sıkmadığı gibi yer yer karakterler arasındaki eğlenceli diyaloglar ile konudaki gizemin yanında romantik ve keyifli bir geçiş sağlıyor.

Yazarın daha önce Yakamoz Yayıncılık'tan çıkan Sınır ve Sınırsız isimli kitaplarını okumuştum ki zaten kendisini Wattpad platformunda da takip ediyorum. Asansör isimli bir çiklit hikâyesi de mevcut. Yakında onu da kitap kokusu ile görmek isterim. :)

Sınır ve Sınırsız yetişkin kurguları olmakla beraber hüzünlü aşklar içeren iki hikâye. Sınır çok ayrı ama Sınırsız'î daha çok sevdiğimi belirtmek isterim. Orada Deniz ve Cihan'ın uyumu, yaşadıkları ve yollarını kesişmesi çok farklı bir anlatımla harmanlanmış. Konularına değinmeyeceğim fakat alıp şans verin derim.

Turunu yaptığımız Karantina'ya gelecek olursam kitabı çok beğendiğimi söyleyerek başlayabilirim yorumuma. Kurgu olarak Beyza Alkoç oldukça yaratıcı bir hayal gücüne sahip. Bunu diğer eserlerinde de görmüştüm ama bunda ayrı beğendim.
Gençlik romanı olmasına rağmen sizi içine alıyor. Hele ki "Ay benim, gece senin..." bölümü! Favori bölümüm, favori sahnem. Çok farklı ve yaratıcı bir bakış açısı olmuş. Bu yüzden playlist'i ben aldım. Yorum ve ikisi birleştiğinde daha da anlamlı oluyorlar. ^_^

Zeynep Akay, kendini yürüyen felaket olarak adlandıran, gittiği her yere bela getirdiğine inanan hatta doğduğu andan itibaren lanetli olduğunu düşünen genç kızımız.
Ailesi sorunlu. Bu yüzden de kendini sebep görüyor her şeye.
"Hayatım bugün itibariyle karanlık bir aksiyon filmi ve ben henüz jeneriği bile geçemedim."

Keza bu olayda da benzer bir şey yaşanıyor. Zeynep yeni okuluna daha adımını attığı ilk gününde okul karantinaya alınıyor, bu da yetmiyor gibi genç kızımız bir de cinayete tanık oluyor. Yani cesedi buluyor. Tabii tek başına değil.
Ve konumuz da bu kısımda başlıyor. Zeynep'in kazara tanık olduğu ölen kız o ve onunla beraber cesedi gören soğuk ve duygusuz Onur'un bir anlaşma yapmalarına sebep oluyor.
Karantina sebebi ile okuldan çıkamadıkları için katilin okulda bir yerde olduğunu düşünen Onur Zeynep'i de yanına alarak iki çocukluk arkadaşı ile katili aramaya karar veriyor.
Buradan bakınca basit bir kurgu gibi gelebilir size ama konunun ilerleyişi ve olaylar çok farklı, özellikle sonu sizi şaşırtabilir. Mert, Burak, Onur ve Zeynep ile çıktığınız bu yolculukta hem gülüyor hem de merakla okuyorsunuz. Zeynep'in deyimiyle "Mahşerin dört atlısı" olan bu gençler sizi konuya hapsediyor. Kendinizi o kitapta, sanki okulun içinde Karantina'da buluyorsunuz. Bittiğinde, İkinci kitap ne zaman?, diye sormaktan kendinizi alamayabilirsiniz. Zira öyle bir bitiyor ki "Benimle misiniz?" diyen Zeynep'e, siz de "Seninleyim!" diye karşılık verebilirsiniz.

Tabii konunun yanında okulda karantina altında olmaları ve yapacak çok fazla seçenek olmamasının da verdiği bazı şeyler var ki işte bu kısımlar da kitabın gizemli kısmının yanında romantizm ve aşk içeriyor. Gözlerinizden kalpler fışkırabilir o sahnelerde.
İşte bu dediğim sahnelerden biri tam olarak playlistimizin birleşiminden oluşan sahnemiz. Belirtmeden geçemeyeceğim sahnedeki sözler beni benden aldı. Bu sahneyi özellikle okumalısınız diyebilirim. Böylesine güzel kurgulanabilirdi ancak!


Şimdi size o efsane sahneden söz edeyim. Okulun edebiyat hocası öğrencilerin karantina korkusunu ve okuldan çıkamadıkları için havayı dağıtmak adına bir eğlence düzenleme kararı alıyor. 

Okulun Romeo ve Juliet'ini seçeceğiz!
Evet, tam olarak böyle başlıyor bölümümüz. Ama bölümü özel kılan asıl şey edebiyat hocasının sorduğu sorular ve bizimkileri verdiği cevaplar... Onur'un âşık olduğunu nasıl anlarsın sorusuna cevabı ve Zeynep'in şarkı sözü sorusuna verdiği cevap yan yana geldiğinde öyle anlamlı, öyle güzel ki okurken etkilenmemek mümkün değil.
Hatta bi' an durup bu nasıl güzel bir cümleydi, nasıl güzel bir söyleyişti, derken buluyorsunuz kendinizi...
Bu kısımda da playlistimiz devreye giriyor işte. Onur'un "Ay benim, gece senin..."  sözüne karşılık Zeynep'in, "Sıkılırsan güneşten, gece oluruz erkenden..." şarkı sözü ile cevabı ve o sahnenin büyüsü... Okurken sizi daha farklı etkiliyor, o yüzden ancak okurken anlarsınız.

Playlist'imiz de buradayken bir dinleyin, dinleyerek okuyun... Ama 16. bölümden önce dinleyin!

*Gone Girl: OST 
*Gamze: Sonsuza Kadar
*Son Feci Bisiklet-
Elektrot





KİTAPLA MOLA SOSYAL HESAPLAR:




a Rafflecopter giveaway





2 yorum:

  1. https://www.bkmkitap.com/karantina-ciltli

    YanıtlaSil
  2. Salam. Bu kitab diqqetimi çekmişdi ve bu yaziyla da daha da oxuma isteyi yarandi☺🤔

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS